Gerçekte kimsen o ol, ifade kendimi bildim bileli kişisel gelişim kitaplarında ve seminerlerde kullanılır. Peki bunu hayata geçirmek söylendiği kadar kolay mı acaba? İlk önce çok kolay gözüken ancak bazen derinliği insanın gözünü korkutan temel bir soruya cevap verebiliyor olmamız gerekir. Hadi bu soru ile başlayalım:

“Ben kimim?”
İnsanlığa dair en temel sorulardan biri olan, Antik Yunan’dan beri üzerinde bol bol düşünülmüş halen de tam bir cevap verilmesi en zor olan sorulardan biridir. Bu soru muazzam bir ekonomiye dönüşmüş, yüzbinlerce insanın hayatını etkilemiş olan koçluk disiplinde de danışanın cevabını bulmasında fayda olan en temel sorulardan biri haline gelmiştir. Sokrates, M.Ö 400’lü yıllarda felsefenin temel amacının kendini tanıyıp anlayarak mutluluğu arttırmak olduğuna inanmış ve “Sorgulanmamış bir hayat yaşamaya değmez” diyerek, bu görüşü savunmuş.
Danimarkalı Soren Kierkegaard, 1849 yılında çıkardığı “Ölümcül hastalık umutsuzluk” kitabında umutsuzluk sorununun depresyondan değil, kendine yabancılaşmaktan kaynaklandığını savunmuş. Bu sorunu anlamak ve gidermek için kendi kendine analiz yapılabilecek bir araç önermiş